58. Sürekli Devrim Teorisi’ne saldıran Sovyet bürokrasisi, gecikmiş kapitalist gelişmeye sahip ülkelerde iki aşamalı devrimi öngören Menşevik teoriyi yeniden canlandırdı. Stalin, 1925-27’de, emperyalizme karşı “Dört Sınıf Bloğu” teorisi temelinde, Çin’deki Komünist Parti’ye ulusal burjuva Kuomintang hareketini destekleme talimatı verdi. Troçki, bu sınıf işbirlikçisi politikaya şiddetle karşı çıktı ve onun, Çin’deki sosyalist devrim adına ifade ettiği yıkıcı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Çin’in emperyalizm tarafından eziliyor olması, Çin burjuvazisi ile işçi sınıfı arasındaki çatışmayı azaltmamıştı. Gerçekte tam tersi söz konusuydu. Troçki’nin yazdığı gibi:
Çin yaşamındaki yabancı sermayenin güçlü rolü, Çin burjuvazisinin, bürokrasisinin ve askeriyesinin çok güçlü kesimlerinin kendi kaderlerini emperyalizminkiyle birleştirmesine yol açtı. Bu bağ olmaksızın, sözde militaristlerin modern Çin’in yaşamındaki muazzam rolü tasavvur edilemez.
Çin’deki yabancı sermayenin ekonomik ve politik acentası olan sözde komprador burjuvazi ile sözde ulusal burjuvazi arasında bir uçurumun olduğuna inanmak çok daha esaslı bir saflık olacaktır. Hayır, bu iki kesim, burjuvazinin, işçi ve köylü kitlelerine durduğu yakınlıkla karşılaştırılamayacak kadar birbirlerine yakın durmaktadırlar.
Emperyalizmin mekanik olarak Çin’in tüm sınıflarını dışarıdan kaynaştırdığını düşünmek devasa bir yanlıştır… Emperyalizme karşı devrimci mücadele sınıfların politik farklılaşmasını zayıflatmaz, bilâkis güçlendirir.[1]
59. Troçki’nin uyarıları doğrulandı. Nisan 1927’de, Kuomintang’ın askeri güçleri, Çan Kay-şek’in önderliği altında, Şanghay işçi sınıfına karşı bir katliam yaptı. Çin Komünist Partisi (ÇKP) önderliğinin büyük bir kısmı burjuva milliyetçi güçler tarafından öldürüldü. Nisan 1927’den sonra, Çin Komünist Partisi’ne, Wang Çing-wei’nin önderliğindeki “sol” Kuomintang’a katılma emri verildi. “Solcu” Wang Çing-wei, işçi ve köylü hareketini Çan Kay-şek’ten hiç de daha az kanlı olmayan biçimde ezdi. Ardından, Komintern’in önderliği, Ağustos 1927’de, Komünist Parti’nin neredeyse tümüyle demoralize olmasından sonra, derhal silahlı ayaklanmaya geçme talebinde bulundu. Bu politikayı Kanton’da yaşama geçirme çabası, yalnızca üç gün içinde kanla bastırıldı.
60. Çin’deki karşıdevrim kaçınılmaz değildi. Sol Muhalefet’in öne sürdüğü gerçek Bolşevik politikanın izlenmesi durumunda sonuç çok farklı olabilirdi. Troçki’nin 1928’de yazdığı gibi:
1925-1927 devriminde Bolşevik bir politika uygulansaydı, Çin Komünist Partisi’nin muhakkak iktidara geleceğini savunmak, akılsızca bir ukalâlık olurdu. Fakat böyle bir olasılığın büsbütün tartışma dışı olduğunu söylemek, alçakça bir dar kafalılıktır. Egemen sınıfların parçalanmışlığı gibi, işçilerin ve köylülerin kitle hareketi de bunun için tümüyle yeterli bir düzeydeydi. Ulusal burjuvazi Çan Kay-şek’leri ve Wang Çing-wei’lerini Moskova’ya elçi olarak gönderdiyse ve Hu Han-min’leri aracılığıyla Komintern’in kapısını çaldıysa, bunun nedeni kesinlikle onun devrimci kitleler karşısında ümitsizce zayıf oluşuydu; kendi zayıflığının farkına varmıştı ve kendini sigortalamaya çalışıyordu. Eğer bizzat biz onları bir iple sürüklemeye çalışmamış olsaydık, ne işçiler ne de köylüler ulusal burjuvaziyi izlerdi. Komintern şöyle ya da böyle doğru bir politika izleseydi, komünist partisinin kitleleri kazanma mücadelesinin sonucu önceden belirlenmiş olurdu; köylü savaşı devrimci proletaryayı desteklerken, Çin proletaryası komünistleri destekleyecekti.[2]
61. Yirminci yüzyılın tarihi üzerinde uzun erimli etkileri olan bu feci yenilgiler, fiilen, ÇKP’nin Çin işçi sınıfının kitlesel partisi olarak sonuna işaret etti. Stalin’in politikalarının yol açtığı felaketin sonuçlarından kurtulmak için kırlara çekilen, Mao Zedong da dahil ÇKP önderliğinden hayatta kalmayı başaranlar, Komünist Parti’yi köylülük üzerinde yükselen bir örgüt olarak yeniden kurdular. Çin’in, günümüzde kapitalist sömürünün en doymak bilmez biçimlerinin kalesi olarak ortaya çıkması da dahil, sonraki tarihini, Troçki’nin, Stalin’in “Dört Sınıf Bloğu”na ve 1927 trajedisine yönelik eleştirisinin bağlamı dışında anlamak mümkün değildir.
[1] Lev Troçki, Çin Üzerine (İstanbul: Tarih Bilinci, 2000), ss. 68-69. Çeviren: Ömer Gemici.
[2] Lev Troçki, Lenin’den Sonra Üçüncü Enternasyonal (İstanbul: Tarih Bilinci, 2000), s. 163-164 (düzeltilmiş çeviri).